Monday, 18 January 2016

Yaşama dair bir çift lakırdı.


Doğmak ister misin? Hangi ülkede, hangi zaman diliminde ya da hangi ailede soruları hiçbirimize sorulmamıştır. Dilimizi seçme şansı da tanınmamıştır. Eğer abartacak olursam; hangi gezegende doğmak istersin sorusu da sorulmamıştır. Doğum, bedenimiz, tenimiz, dilimiz, dna kodumuz, öğrenme ve zeka kapasitemiz, sakin veya hareketli mizaçta olmamız, hastalıklara karşı direnç gücümüz gibi onlarca detay bizim kararımız ya da seçimlerimiz dışında belirlenmiş ve bilinç seviyesine ulaştığımız andan itibaren kendimizi tanımaya başlamışızdır. Eğitim süremiz boyunca neyi öğrenmemiz gerektiğini seçemeden öğreniriz. Bütün bunlar bize hazır olarak sunulmuştur.
Bilinç, var olanı görüp tanımaya ve anlamaya çabalar. Sonra çevresine döner ve kendisiyle karşılaştırır. Karşılaştırma sonuçlarına göre ya neden sorularını sorar ya da kendini beğenir. Soruların yanıtları ne olursa olsun; kabullenmek zorunda olduğunu fark eder. Çünkü sunulanı değiştirip; yeniden doğmanın bir yolu yoktur.

1. Yaşamın anlamı öğrenmektir. Öğrenmek ise, deneyimleri anımsamak ve hayatınıza katabilmektir. Değiştirebildiklerimizi değiştirmek; değiştiremediklerimizi kabullenmektir.

2. Yaşamda ve bizlerin içinde iyi-kötü bir arada bulunur. İyi olabilmek; bencilliği yenebilmektir. Bencil olmayan insan, yaşamda var olan tüm hayata saygı duymaya ve elinden geldiğince güzelleştirmeye çabalar. Bencilliğini ne kadar yenebilirse; o ölçüde hayata değer katar.

3. Kendimiz ve kontrolümüz dışında gelişen olaylar vardır. Genelde acı vericidir. Savaş, doğal afet, ölüm, cinayetler vb. Yaşamın kendi sadeliği ve güzelliğine darbe vururlar. Bu durumlarda, kişi elden gelen yardımı yapmıyorsa, henüz insan olma bilincine ulaşmamıştır. Hiçbir şey yapmak mümkün değilse bile kötü (bencil) tarafa katılmamayı seçebilmelidir.

4. İyi ve doğru yaşamak tanımı insanın kendisine bağlıdır. Her insan için bu tanım aynı olmayabilir. Fakat insan olmak tanımı birdir. Nasıl yaşarsanız yaşayın; soluk aldığınız sürece kendinize ve tüm canlılara saygı duymayı öğrenin.

5. Sevmediğiniz insanlar, durumlar, ortamlar olabilir. Onlardan vazgeçin ve uzak durun. Bu sağlımız için gereklidir.

6. Problemle karşılaştığınızda soru sorun. Basite indirgeyin. Yanıtlarınız yalın ve anlaşılır; yapılabilir olsun.

7. Azlık, Çokluk kişiye göre tanım alır. Siz tanımlarsınız. Az tüketmek, gerekliliği en aza indirmek; yaşama katacağınız değerdir. Az şeye ihtiyaç duyan kişi, en hafif, en pratik, en huzurlu, en rahat ve kolay seyahat eden kişidir. Mutluluğun sırrı, en az tüketmek ve en azla yaşamaktır.

8. Ölmeden önce üretin. Öğrendiklerinizi üretime dönüştürün. Meyve versin dallarınız, aklınız, ruhunuz. Geriye değerler, ürünler, düşünceler, güzellikler bırakın.

9. Yaşamı sevmeyi ihmal etmeyin ki her şeye rağmen yaşam sevinciniz eksilmesin.

No comments:

Post a Comment