Saturday 4 January 2020

Klasik Müzik Ölüyor mu?


Bu soruyu yanıtlayabilmek için bazı verilere bakmamız gerekiyor.
Dinleyici, müziği dinlemek için CD, Plak mı satın alıyor? Download mu yapıyor? Yoksa Streaming denilen Spotify, Deezer vb alanlardan mı müzik dinliyor? Bu sorunun yanıtı açık. Dinleyicinin %75'i streaming alanlarından müzik dinliyor. Ayrıca kazanç dağılımı da bunu kanıtlıyor. Streaming 11.44 milyar dolarlık bir hacime ulaşırken; diğer yöntemler geriledi. CD satın alanlar ve konsere gidenler 2.3 milyar dolar ve download yolunu tercih edenler 2.35 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Dinleyicinin hangi yöntemle müzik dinlemeyi seçtiğini anladığımıza göre; hangi tür müziklerin dünya genelinde dinlendiğine bakmamız gerekiyor. Aşağıdaki grafik, türler arası tercih edilme grafiğini gösteriyor. Burada Klasik Müziğin dünya genelindeki dinleyici kitle içerisindeki oranının %1 olduğunu görüyoruz.




Bütün bu verileri anladıktan sonra Klasik müzik ölüyor mu sorunun yanıtı "Klasik Müzik Öldü" olacaktır. Açıkça dinleyici kitlenin 14.yy ve sonrası klasik müziği dinlemek istemediği açıktır. Bu veriler klasik müzik kötüdür, işe yaramaz, anlamsızdır gibi sonuçları üretmez. Dinleyicinin, klasik müzik dinlemeyi tercih etmediğini gösterir. İşte bu noktada Neden? sorusunu sormalıyız. Bu sorunun yanıtı sosyo kültürel ve ekonomik yapıya bağlı olduğu kadar müziğin bir dil olduğunu ve günümüz insanının dilini yansıtması gerektiğini akılda tutmalıyız. Tıpkı Floransa'daki sanat eserleri ve heykelleri gibi. Hepsi çok güzel elbette ama günümüzde hiçbir ressam veya heykeltıraş bu tip bir sanat dili kullanmıyor. Çünkü biliyorlar ki sanatçı günümüz dilini kullanmadığında; izleyiciye ulaşamıyor. İzleyiciye ulaşmayan sanatın, evrenin bir köşesindeki harika bir bulutsudan farkı kalmıyor. Çünkü kimse bunun farkında değilse; sanatçı, kullandığı sanat diliyle kimseye ulaşamıyor anlamı çıkıyor.

Klasik müziğin dili ve eserleri çok mükemmel olsa bile kimse bununla ilgilenmiyorsa; bu dil kimseye ve özellikle genç kitleye ulaşmıyorsa bir anlamı veya değeri kalmıyor. O dil yine çok değerlidir diyemeyiz. Çünkü dilin amacı kitleye ulaşmak ve anlatmaktır. Duyulmayan, istenmeyen dilin ne bir anlamı ne de bir değeri vardır. 

İşte sorun da burada yatıyor. Çünkü klasik müzik dünyası, kendi dilinin mükemmel olduğunu düşünüyor. Eleştiriye ve gelişmeye açık değil. Olduğu noktada durmak ve sürekli tekrarlarla konuşmak istiyor. Boşluğa konuşulmak isteniyorsa; oldukça doğru bir yaklaşım. Eğer dinleyici kitleyle ve gençlerle konuşulmak isteniyorsa; bu durumda yanlış bir duruş içinde olduğunu anlaması zorunludur. Çünkü istatistik hesaplamalar 10 yıl içinde klasik müziğin %0'a ulaşacağını söylüyor. Oranın neden azalmaya devam edeceği sorusunun yanıtı açık. Çekirdek klasik müzik dinleyicisinin yaş ortalaması yüksek. Onlar öldükçe ve gençlerden, dinleyici kitlesine katılım oranı çok düşük oldukça, toplam oran azalmak zorundadır.

Neler yapılabilir?

Öncelikle klasik müzik dünyasının eski alışkanlıklarından kurtulması Bach, Mozart, Sch..leri bir kenara bırakması gerekiyor. Sonra ise neler yapılabileceği konusunda tartışmaya başlaması şart. Elbette konservatuarların ve bunlara destek veren organizyonların ve şahısların engeli bugüne kadar tüm bu değişimi imkansızlaştırdı. Belki bundan sonrası için yeni bir çaba gereklidir.

Bu çabayı Ensemble'larda görüyoruz. Klasik müzik dünyası %1'i görürken; Modern Ensebmle'ların %12'lere doğru ilerlediği ise açık ve net bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır!