Friday, 22 January 2016

Düşünme,tartışma ve aşk.

Aslında bakarsınız başlığı biraz konuyla ilintili olduğu için biraz da ilgili çekici olması bakımından düşünme,tartışma ve aşk olarak koydum.

Bugün tartışmak istediğim konu : düşünme,tartışma, bilinç ve bilinç dışı eylemler (davranışlar).

Daha önceki yazılarımda bilinç ve bilinç dışı davranışlara değinmiştim. Bugün biraz daha derinlemesine değerlendireceğim.

Toplumumuzda düşünme ve tartışma konusu genellikle kişinin bilinç altını tetikleyen bir yarışma ve kazanma olarak algılanmaktadır. Ortadaki konu ne olursa olsun, tartışmayı kazanma ve yenilmeme; bir tür güç ve karakterin sahnelenmesi noktasına götürülerek; kazanmayı ya da en azından yenilmemeyi hedeflemektedir. Bu ise; bizi herhangi bir yere ya da gelişmeye götürmemektedir. Batı düşünme biçimi ve biliminin ilerlemesinin altında yatan ise; konuyu tartışırken proses (süreçlere) ayırma tekniği kullanmalarından kaynaklanmaktadır.

Bir örnek vererek devam edelim. Örneğin; marka bilinirliği konusunda bir tartışma yaptığınızı düşünelim. Aslında konuyu detaylandırarak marka bilinirliğinin detaylarını konuşup tartışmanız gerekirken, birden biri konuyu satışa bağlayıp; marka bilinirliği olmadan da satışın başarılı olduğunu anlatmaya başladığını ve odadaki herkesin satışa odaklanmaya başladığı için marka bilirliğinin önemsizleştirildiğini fark etmeye başlarsınız. Bu bir tür; etkileme tekniğidir. Daha etkili bir giriş ve karşılaştırma ile; tartışılmakta olan konu önemsizleştirilir ve ne işe yarar soruları sorulmaya başlar. Sonuçta marka bilinirliği konusu rafa kaldırılmış; markanın bilmesine gerek olmadan satışın çok başarılı yapılabileceği teorisi kabul görmüştür. Gerçek hayatta ise; marka bilirliği olmadan satışın arttıralamadığı anlaşıldığında; teorinin çalışmadığını deneyimlemiş oluruz. 

Oysa herhangi bir konunun tartışılması; konu bütünlüğü içinde kalınarak, farklı konulara ya da alt-üst yandaş konulara geçmeden ana konunun tüm süreçlerinin düşünülmesi-sorgulanması-araştırılması ve bunun sonucu olarak değerlendirildikten sonra gerekiyorsa; alt-üst yandaş konulara ya da ters teorilere geçilmesi süreçsel (bir anlamda bilimsel) düşünme yöntemidir.  

Tartışmadaki amaç; orijinde kalarak konuyu düşünmek-sorgulamak-araştırmak ve sonuçlara varmaktır. İkna etmek ya da ikna edilmek gibi bir amaca sahip değilizdir. Amacımız; ne yarışmak; ne karakter sahnelemek ne de çok zeki bir konuşmacı olduğumuzu kanıtlamaktır; oysa asıl amacımız konuyu detaylandırarak değerlendirmektir. Bu beklenmeyen davranışlar; genellikle bilinç dışı davranışlardır. Bilinç dışı bir tepkiyle kişi; karşılaştığı düşünceyi düşmanı olarak algılayıp ona saldırmaktadır. Ya da buna neden; konuyu ortaya atan kişiye karşı olan bilinç dışı duygularımız veya ön yargılarımız olabilir.

Bilinç ve Bilinç Dışılığın neler olduklarına bakalım. 


Bilinç Dışı
Id = en ilkel, vahşi bölüm (acıkınca yemek isteyen, susayınca su isteyen, cinsel istek duyunca bunu en hızlı yolla karşısına çıkan ilk ihtimal kişi ile gidermek isteyen bölüm
Super Ego = Öğrenilmiş değerler, ahlak, gelenekler, din, toplumsal baskı, mahalle baskısı vs.sahip bölüm
Ego = Bilinç dışındaki Id ve Super Ego arasında çalışan ve Id'in ilkel istekleri ile Super Ego'nun ahlaki-geleneksel baskısından kaynaklanan çatışmaların arasını bulup mantıksal kabul edilebilirlik haline getiren bölüm.

Bunların en üzerinde ise bilinç bölümü vardır. Bilinç duyu organlarını, akıl ve öğrenilmiş bilgiyi mantık,sezgi,sorgulama,danışma,araştırma seviyelerinde kullanır.

Örneğin çok dindar birinin id bölümü pornograrif yayınları merak ederek, görmek istesin. Süper Ego, hemen devreye girecektir. Dinsel ve ahlaki açıdan bunu yapmasının yanlış olduğunu söyleyerek Id'i durdurmaya çalışacaktır. Bu durum içsel çatışmaya neden olacağından devreye Ego girecek ve mantıklı bir anlaşma yolu bulmaya çalışacaktır. Ve Id'in isteği ile Süper Ego'nun ortaklaşa anlaşabilecekleri bir anlaşma sunacaktır. Pornografi, bir düşmandır ve düşmanını tanımak ve ne olduğunu bilmek zorundasın ki onunla savaşabilesin yaklaşımı ile gelecektir. Bu durumda Süper Ego, düşmanın tanınması için, Id'in pornografi izlemesine izin verecektir. Bu anlaşma her iki bölümü memnun edeceğinden; kişi farkına varmadan bu fikri benimseyecek ve kolaylıkla pornografiyi izlemeye başlayacaktır. Ancak bilinç devreye girdiğinde; hey sen ne yapıyorsun sorusu ile kişiyi uyandıracaktır. Ardından sorularını yöneltecektir. Amacın nedir? Bunu neden yapıyorsun? Neye ulaşmaya çalışıyorsun? Ne öğreniyorsun? Nerede kullanacaksın gibi.. yığınla sorgulama yöneltecek; kişinin yapmakta olduğu eylemin farkındalığını arttırmaya çalışacaktır.

Düşünme ve tartışma; bilinç seviyesinde, konunun orijininde kalarak ve süreçlere ayırarak yapılması gereken bir eylem olması gerekirken; ne yazık ki Id'leri ya da ego'ları ile konuya dahil olan insanlarla karşılaşırız. Çoğunlukla; bilinçleri ile konuya dahil olmayan kişileri kolaylıkla ikna ettiğine şahit oluruz. Siz; süreçte kalmak için mücadele verseniz de; sürecin çoktan rafa kaldırıldığını ve saçma sapan akıl dışı noktalara doğru kaymaya başladığını görürsünüz. Öyle ki; çok ciddi değerlendirilmesi gereken sosyo-politik konuları tartışan millet vekillerinin, milliyetçilik ya da birbirlerine saldırıda bulunacak kadar ileri giderek; asıl konuyla uzak yakın ilgisi olmayan konuları tartışmaya ve hatta kavgaya vardırdıklarını izlersiniz. Ya da haftalık satış toplantısının nasıl futbol takımı tartışmasına dönüştüğüne şaşar kalırsınız. Veya eşlerin tatil planı yaparken nasıl yıllar öncesindeki bir aile toplantısındaki bir anlaşmazlığa döndüklerini gülümseyerek izlersiniz.

Düşünürken ve tartışırken; asıl amacın konunun orijinde kalarak; tüm süreçleri ile değerlendirmek, araştırmak olduğunu aklınızda tutmaya çalışın.

Sevgiyle kalın..

No comments:

Post a Comment