Sunday, 20 March 2016

Mülteciler ve AB ile yapılan anlaşma

BBC yi okuyorum. Manşet haberinde bizden bahsediyor. 3.3 Milyar Euro karşılığında 20 Marttan beri Yunanistan'a geçen mültecilerin topraklarımıza yollanmasından bahsediyor. Yunanlı bir yetkili Giorgos Kyristsis yalnızca bu yıl 143000 mülteci geldi ve iade edilmesi gerekiyor diyor. Avrupalı yetkililer ise Ocak 2015'ten bu yana 1 milyon mülteci avrupaya giriş yaptı ve iadesinin sağlanması için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz demekte. Bu olanların yaratacağı sonuçları görmezden gelmek mümkün değil. Halen ülkemizde 2 milyon mülteci bulunmakta ve sayısının her geçen gün arttığını bilmemize rağmen elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamıyoruz. Yalnızca Suriyeliler gelmiyor; Afganlı, Pakistanlı ve ne olduğunu bilmediğimiz daha bir sürü insan ülkemize doluşmakta. Eğer bu anlaşmanın şartları yerine getirilecek olursa; ülkemizdeki mülteci rakamı 3 milyonu geçecek. Eğer şehirlerimizin nüfusunu değerlendirecek olursanız, üçüncü büyük ilimiz İzmir'den daha büyük bir insan kalabalığının nüfusumuza ekleneceğini görürsünüz. Üstelik bu nüfus bir şehir içinde tutulamayacak ve tüm ülkeye yayılacak.   

İlk günden itibaren, birlikte taşıdıkları hastalıklardan defalarca bahsettiğimi twitter, facebook gibi sosyal medyada bulabilirsiniz. Kontrolsüzce giriş kabul edildiklerini ve toplumumuzda yıllar öncesinde kökü kazınmış hastalıkların artış göstereceğinden dem vurduğumu bulabilirsiniz ki halen aynı fikirdeyim. Keşke yalnızca hastalıklar olsa riskimiz. Bununla kalmıyor ve kalmayacak. İşsizlik ve açlığın sebep olacağı daha bir sürü sorunla baş etmek zorunda kalacağız. 

Yaşadıkları ağır psikolojik ve sosyal sorunların yaratacağı ve zaman içinde kendini gösterecek saldırganlık ve benzeri sorunların olmayacağını söylemek imkansız. Hangisinin kökeninde hangi örgütün izlerini, ilişkilerini ya da kin taşıdığını da bilmiyoruz.  Canlı bomba olarak ya da terör eylemlerinde kullanılıp kullanılmayacaklarını da bilmiyoruz. Aç ve zor durumdaki bu insanların kullanılmayacaklarını iddia etmek de imkansız.

Lafı çok uzatmadan, diyebilirim ki artan göçmen nüfusunun sonuçları korkarım ki zaten bir türlü huzura ulaşamayan topraklarımıza yeni sorunlar getiriyor ve getirecek.

Çözümün ne olacağını düşünmemiz gerektiği ortada. İlk aklıma gelen çözüm, bu insanlar için prefabrik yeni bir şehir kurulmalı ve oraya yerleşmeleri sağlanmalı diye düşünüyorum. Böylece hem saldırı ihtimallerinden hem de salgın hastalık olasılığını bir nebze olsun indirgemiş olabiliriz. Öte yandan kendi içlerinde ticaret, hastane ve güvenlik yapıları zamanla sağlanır. Kendi fırınlarını, lokantalarını, bakkal ve avm'lerini kurarlar. Bir sonraki aşamada kendi ülkelerine dönünceye kadar bir tür olimpiyat köyü mantığında bir yerleşim neden olmasın! 

Bir sonraki aşamada ise, Suriye içinde güvenli bir bölgenin oluşturulması için çalışmaların acilen başlatılması ve eğer başarılı olabilirse; bu nüfusun en kısa zamanda o güvenli bölgeye yerleşmelerinin sağlanması gerekir.

Avrupa istemiyor, Yunanistan istemiyor; uzak doğu, ABD, Rusya istemiyor. Bizim kendimizi durduk yere daha fazla riske atmamızın nasıl bir mantığı olabilir?

No comments:

Post a Comment