Tuesday, 17 January 2017

Küçük Öyküler

Öykü 1

Kadın odaya girdiğinde adam günün yorgunluğu içinde kendini koltuğa bırakmıştı. Kadın, adama baktı ve "sen benim sevgimi anlayamazsın" dedi. "Bir kadının sevgisi öyle büyük ve öyle yoğundur ki..", "buna kadınca sevmek denmeli.." derken hafifçe gülümsedi. Adam göz ucuyla kadına baktı; "hayatım alış verişi yaptım. Dolaba yerleştirdim. Oldukça yorucu bir gündü.." derken; kadın "sebzeleri yine üst rafa koymuşsun" diyerek adamın sözünü kesti. Adam, sessizce önce bakışlarını televizyona çevirdi sonra "peki hayatım. Bir daha sefere dikkat ederim. Merak etme canım" dedi.

Adam çalıştı. Alış veriş yaptı. Öncelikle teknoloji... ufacık bir telefonun içine sıkıştırılmış bir sürü teknolojinin yardımıyla, kimi zaman iş arkadaşlarının ve bazense kardeşinin anımsatmalarıyla hiçbir özel günü atlamadı. Bazılarında hediyeler aldı. Bazılarında yemeğe çıktılar. Tatil yaptılar, çalıştılar. Hayat böylece sürer giderken, bir gün kadın "sana bir şey söylemek zorundayım" dedi. Adam, şaşkın bakışlarla kadına baktı. Kadın, "Ben boşanmak istiyorum" deyiverdi. Adam "neden?" diye soracaktı ki; kadın, tüm sertliği ve ciddiliği ile "ben başkasına aşığım" dedi. Adam önce kızacak gibi oldu; fakat sonra bir faydası var mı ki bu cümleden sonra diye düşündü. Yine de erkekti. Elindeki kumandayı tüm gücüyle yere fırlattı. Kumanda parçaları etrafa saçılırken, kadın bir an için titredi. Endişelendi. Fakat kocasını çok iyi tanıyordu. Korkusu bir an sonra geçti. Kadın, kapıyı açtı ve daha önce hazırladığı bavulunu alıp gitti. Adam, hiçbir şey demedi. Dışarı çıktı. Bir süre kadının ardından baktı. Sonra arabasına atladı. Ve saatlerce sürdü sürdü sürdü..... Adamın kadına söylediği son cümlesi "sen benim karımsın. seni seviyorum.."

Öykü 2

Kadın odaya girdiğinde adam günün yorgunluğu içinde kendini koltuğa bırakmıştı. Kadın, adama baktı ve "sen benim sevgimi anlayamazsın" dedi. "Bir kadının sevgisi öyle büyük ve öyle yoğundur ki..", "buna kadınca sevmek denmeli.." derken hafifçe gülümsedi. Adam göz ucuyla kadına baktı; "hayatım alış verişi yaptım. Dolaba yerleştirdim. Oldukça yorucu bir gündü.." derken; kadın "sebzeleri yine üst rafa koymuşsun" diyerek adamın sözünü kesti. Adam, sessizce önce bakışlarını televizyona çevirdi sonra "peki hayatım. Bir daha sefere dikkat ederim. Merak etme canım" dedi.

Birkaç dakika sonra telefon çaldı. Adam isteksizce telefonu aldı. Kim olduğuna bakarken, içinden "Sedat, bu saatte ne olabilir ki.. üfff" düşüncelerini geçirse de, açmamak kabalık olurdu ve telefonu açtı. Sedat'ın heyecanla anlattıkları, adamın nefesini kesmişti. Sedat, adamın karısını bir otelde görmüştü. Önce odadan kadın çıkmıştı. Ardından o adam çıkmıştı. Sedat, şaşkınlıkla izlemiş. Daha sonra peşlerine takılıp onları takip etmişti. Ne kadın ne de o adam fark etmemişlerdi. Ayrılırlarken, kadın o adamın boynuna sarılmış ve dudaklarından uzunca öpmüş ve adeta ayrılmak istemez bir edayla o adama baka baka uzaklaşmıştı. Arada şakadan zıplıyor, sevinç ve mutluluğunu hissettirmek istiyordu. Sedat, bütün gördüklerini anlattığında; telefon adamın elinden yere düştü. Sedat, alo alo..alo, alo.. diye seslenmeye devam ediyordu. Adam, kadına döndü. Sedat'ın anlattıklarını sesini ve titreyen ellerini kontrol etmeye çalışarak anlattı. Kadın önce inkar etmek istedi. Ama o da Sedat'ı tanıyordu. Nasıl da gözünden kaçırmıştı! Yapacak bir şey yok diyerek, itiraf etti. Adam, dinledi ve Sedat'ta telefonun diğer ucunda konuşmaları dinliyordu. Adamın son cümlesi, "seni sevmiştim. sen benim karımsın...." sessizlik ve yutkunmalar... "defol git.. hemen eşyalarını, pılını pırtını topla ve defol git" demek oldu. Kadının söyleyebileceği başka bir cümle olamazdı. Ama yine de adama "Kimse seni benden daha çok sevemez, senden başka erkeğim olmayacak" dedi. Adamın elleri ve nefesi titriyor ve tüm gücüyle yumruklarını sıkıyor ve öylece duruyordu. Kadın, eşyalarını topladı ve gitti. Adam, kendini dışarı attı. Sedat'ın yanına gitti. Önce içti içti içti. Bağırdı. İçti. Yine bağırdı. Avazı çıktı kadar bağırdı. Küfürler etti. Sedat, dinledi. Biraz konuştu. Adam sakinleşti. Evine döndü. Sabah olduğunda işine gitti. Alışmaya çalıştı.

Öykü 3

Kadın odaya girdiğinde adam günün yorgunluğu içinde kendini koltuğa bırakmıştı. Kadın, adama baktı ve "sen benim sevgimi anlayamazsın" dedi. "Bir kadının sevgisi öyle büyük ve öyle yoğundur ki..", "buna kadınca sevmek denmeli.." derken hafifçe gülümsedi. Adam göz ucuyla kadına baktı; "hayatım alış verişi yaptım. Dolaba yerleştirdim. Oldukça yorucu bir gündü.." derken; kadın "sebzeleri yine üst rafa koymuşsun" diyerek adamın sözünü kesti. Adam, sessizce önce bakışlarını televizyona çevirdi sonra "peki hayatım. Bir daha sefere dikkat ederim. Merak etme canım" dedi.

Kadın, sofrayı hazırladı. Mumlar ve rakı. Mezeler ve güzel bir yemek. Adam, kadına baktı ve "yine harika bir masa kurmuşsun hayatım" dedi. Kadın, sevindi. Adama sarıldı ve hafifçe yanağından öptü. Adam gülümsedi. Birlikte yediler, sohbet ettiler ve içtiler. Kadın biraz rahatsız olmuş bir duyguyla "neden benimle birlikte içmiyorsun. içermiş gibi yaptığını görüyorum. ben, sana her akşam bir sofra kuruyorum. Hafta sonları ise, seninle içmek, kahkahalar atmak ve dans etmek istiyorum". Adam "hayatım dans etmiyor muyuz?" diye gülümseyerek sordu. Kadın, "evet, dans ediyorsun.Ama içmiyorsun. Bu hiç hoşuma gitmiyor.." Adam, kadehi aldı ve sonuna dek içti. Kadın, yeni bir kadeh doldurdu. Adam yine içti. ve yine içti. Gece boyunca içtiler ve sohbet ettiler.

Sabah uyandığında, kadın adamın ölmüş olduğunu anladı. Telaşla Sedat'ı aradı. Ve durumu anlattı. Eli ayağı titriyor ve ne yapacağını bilemiyordu. Sedat, hemen yola koyulmuş ve kısa bir süre sonra gelmişti. "Ne oldu? Nasıl oldu?" diye ve fakat ağlayan gözlerle soruyordu. Arada hıçkırıyor ve ağlaması hıçkırıklarında boğuluyordu. Kadın, dün gece ne güzel bol bol içtiklerini anlattı. İlk kez, adam, kadını kırmamış ve onun dilediği kadar içmişti. Sedat, bir an durdu ve sonra kadına dönüp; kızgın, şaşkın, yaşlarla dolu gözlerle "onun içmemesi gerekiyordu. doktoru kesin olarak yasaklamıştı. kalbinin dayanmayacağını o da çok iyi biliyordu. neden içmesi için ısrar ettin be kadın?" diye çıkıştı. Kadın, sesi sertleşmiş, ciddileşmiş ve biraz da sinirli "bilmiyordum!" dedi.

Öykü 4

Kadın odaya girdiğinde adam günün yorgunluğu içinde kendini koltuğa bırakmıştı. Kadın, adama baktı ve "sen benim sevgimi anlayamazsın" dedi. "Bir kadının sevgisi öyle büyük ve öyle yoğundur ki..", "buna kadınca sevmek denmeli.." derken hafifçe gülümsedi. Adam göz ucuyla kadına baktı; "hayatım alış verişi yaptım. Dolaba yerleştirdim. Oldukça yorucu bir gündü.." derken; kadın "sebzeleri yine üst rafa koymuşsun" diyerek adamın sözünü kesti. Adam, sessizce önce bakışlarını televizyona çevirdi sonra "peki hayatım. Bir daha sefere dikkat ederim. Merak etme canım" dedi.

Bu sırada Sedat ve Leyla, bir kafeteryada buluşmuşlar; adam ve kadının yaşadıklarını kendi ilişkileriyle karşılaştırıyorlar, sohbet ediyorlardı. Sedat, adamın yaşadıklarını bildiği için rahatlıkla anlatıyordu. Adamın, yeterli geliri olmadığı yıllarda, kadına olan sevgisini Sedat'a anlatıyordu ve kadına da birlikte bir hayat kurmak istediğini anlatmıştı. Kadın, adamın yeterli geliri, arabası ve evi olmadığı için kendi hayatını bırakmak istemiyor ve onunla bir hayat kurmaya yanaşmıyordu. Adam, "birlikte el ele verirsek her şeyi birlikte kurabiliriz canım" diye defalarca kez anlatmış, beklemiş ve sevmişti. Kadın, kendi hayatını yaşamayı sürdürmüş; sevgilileri olmuş, geziler, eğlenceler ile hayatını sürdürmüştü. Fakat günün birinde kadının yaşantısı, gelir kaybından dolayı zorlaşmış ve adam da o sıralarda ev, araba meselelerini çözmüştü. Kadın, adama gitmeyi ve birlikte yaşamayı kabul etmişti. Sedat, Leyla'ya biz de böyle olmayalım diyordu. Leyla'nın söylediği; adam gerçekten sevgi doluymuş demek oldu.Sedat ile Leyla evlendiler. Ne Leyla Sedat'ı, ne de Sedat Leyla'yı aldattı. Kötü günleri oldu ama asla kötü davranmadılar. Zor zamanları oldu, el ele verdiler. Birbirlerine hep sevgi dolu gözlerle baktılar. Çocukları oldu. Birlikte yaşlandılar. Birlikte öldüler. 


SON

Not : Tüm öykülerdeki karakterlerin şiddet ve kaba güce başvurmayacak kadar sağlıklı oldukları varsayılmıştır.

No comments:

Post a Comment