Wednesday, 27 July 2016

Bisiklet üzerine (Dağ, Tur, Şehir, Cyclo Cross, Yarış vs)



Bisiklet üzerine otorite sayılacak biri olmadığım halde, yıllardır, bisiklet sürüş tekniğinden, rotaya; bisiklet malzemelerinden hangi tür bisikleti ya da hangi marka bisikleti almalıyım tarzı soruları, tanıdığım ya da hiç tanımadığım insanlardan almaktayım. Bazı soruları yanıtlıyor; bazılarını ise güvendiğim bisikletçilere yönlendiriyorum. İnternet üzerinde eğer İngilizce biliyorsanız yeterince kaynak ve bilgi mevcut aslında. Ancak yine dönüp dolaşıp okumayı pek sevmeyen bir halkın, kolay yanıta ulaşma yönelimine takılıyoruz.

Aslında, yıllar içinde bisiklete bakışımda değişimler oldu. Bu denli popüler olmadığı; bu denli çeşit bisiklet modelinin olmadığı zamanlarda bisiklete daha tutkuyla bağlıydım. Fakat bugün bu denli tutkulu olmadığım gibi çokta olumlu olmayan yanlarına fazlasıyla şahit olmamdan ötürü biraz uzaklaştığımı itiraf etmeliyim. Belki de doğru cümle; daha bilgili ve daha gerçekçi yaklaşmaya başladım olmalı.

Eğer trafikten arındırılmış bisiklete ait yollarda doğru teknikle sürüş yapıyorsanız devam edin derim. Aksi halde hayatınızı ve sağlığınızı tehlikeye atmayın. Spor yapıp daha sağlıklı olacağım derken sağlığınız ya da yaşamınızı tümden yitirmeyin. Hangi bisiklet konusuna gelince; aslında hangi bisikleti tercih ettiğinizin hiçbir önemi yok. Yüksek teknoloji ürünler, sıradan spor amaçlı sürücüler için geliştirilmemiştir. Daha hafif ve daha pahalı olmalarının nedeni profesyonellerin kullanım amaçları hesap edilerek dizayn edilmelerine bağlıdır. Bütçeniz hangisine el veriyorsa, o bisikleti tercih edebilirsiniz (Dağ, Tur, Şehir, Cyclo Cross, Yarış vs). Cyclo Cross tanımına pek takılmayın. Alt tarafı yarış bisikleti kadrosuna kalın teker takılmış bisiklettir. (Epey yıllar önce yarış bisikletimin ince tekerleri mazgallara girdiği ve tehlikeye neden olduğu için, o dönem bulabildiğim en kalın 28 inç balon tekeri takarak çözmüştüm. Bugün adına Cyclo Cross diyorlar. Yukarıdaki resimde olduğu gibi disk frenli modellerini yaptılar. Bence çok anlamlı değil!) Tek sorun, ince tekerli bisikletlerin ne yazık ki yollarımıza çok uygun olmaması dışında başka bir problem görmüyorum. 

Bunun dışında önermeyeceğim diğer konu ise bisiklet gruplarıdır. Kafanız ve huzurunuz hep yerinde kalsın istiyorsanız bisiklet gruplarından uzak durmanızı öneririm. Bunun birçok nedeni olmasına karşın burada detaylı tartışmasına girmeyip; kişisel öneri olarak bırakmayı tercih ediyorum. Tek başınıza ya da belki eşiniz, çocuğunuz ile sürüş yapmanız çok daha keyifli ve hatta uzun vadeli olabilir. 

Basit bir prensibi ilke olarak edinebilirsiniz. Düz ve eğimli zeminde sürekli pedal çevirin. Vitesinizi ara ara düzenleyip sabit bir hızda kalmaya ve sürekli pedal çevirmeye kendinizi alıştırın. Kadans olarak adlandırdığımız bir teknik vardır. Anlamı şudur: çevirebildiğiniz en rahat dişlide mümkün olan en çok pedal çevirme miktarını ifade eder. Amaç hızlanmak değil; sabit hızda daha çok pedal çevirmektir. Öte yandan kask ve eldiveninizi unutmayın derim.

İnişlerde mutlaka iki freni hafif sıkarak hızınızı kontrol edin ve vitesinizi en küçük dişliye inişin başında alın (arka dişli). İniş sırasında pedal çevirmeniz gereken bir durum olduğunda ayaklarınız boşlukla karşılaşmasın ki bu dengeniz açısından tehlikelidir.

Ve lütfen araçlarla yarışmayın, profesyonel sürücüleri taklit edecek hızlara çıkmayın.

Kendinizi her zorladığınızda kalbinizi de zorladığınızı unutmayın. Haftada bir veya iki çok uzun km'li sürüşler kalp sağlığınız, kas ve kemik sağlığınız için ciddi derecede tehlikelidir.

Ortalama 125bin bisiklet sever okuyucu ve özelden sorular soran, yazmamı arzu eden, bazı detay teknik konuları tartışmak isteyen yüzlerce kişi olması nedeniyle bu makaleyi kaleme alma ihtiyacı hissettim.

İyi sürüşler

No comments:

Post a Comment