Wednesday, 3 July 2019
Seksüellik üzerine tartışma
Konuya başlamadan önce bu konunun uzmanı ya da eğitimini almamış olduğumu vurgulamak isterim. Aldığım eğitimlerden yola çıkarak tartışma olarak değerlendirmek isterim.
Öncelikle seksüellik kavramının detaylarına bakalım.
Heteroseksüel : Heteroseksüel ya da düzcinsel, duygusal ve/veya cinsel yönelimi karşı cinsine dönük olan canlı. Dışı ise erkekten, erkek ise dişiden hoşlanan canlıdır. Heteroseksüel cinsel ilişki, üremenin tek doğal yoludur ve her toplumda normal olarak karşılanır.
Metroseksüel : Modaya uygun giyimli, havalı, renkli kişilik özelliği gösteren ve giyim-konuşma şekli yüzünden homoseksüel sanılan ancak narsist kişiliğe yatkın ve heteroseksüel olan birey.
Biseksüel : Duygusal veya cinsel yönelimi hem kendi cinsine hem de karşı cinsine dönük olan birey.
Homoseksüel : Eş cinsel. Kendi cinsine duygusal ve cinsel yönelimi olan birey.
Bu kavramlardan heteroseksüel, normal birey/canlı olarak kabul edilir. Sebebi açıktır. Dünyadaki yaşam doğal şartlar uygun olduğunda üreme yoluyla çoğalır. Doğal şartlar uygun olmadığında yaşam süresini uzatmanın yollarını arar ve kullanır. Bunun sebebi ise; uygun doğal şartlar sağlanıncaya dek neslin devamını sağlamak için hayatta kalma yöntemidir. Doğal şartlar uygun değilken hiçbir canlı üreme ya da çoğalma yoluna gitmez. Çünkü yeni neslin hayatta kalma şansı yok denecek kadar azdır. Nesil çoğalamaz ve üreme/çoğalma çabası boşa gider. Bu gerçeği tüm canlılar doğal olarak bilmektedirler.
Biseksüel ve homoseksüel bireyler doğuştan karşı cinse duygusal ve cinsel eğilimle doğarlar. Ana rahminde fetüsün maruz kaldığı testosteron hormon miktarı cinsiyeti ve cinsel eğilimleri belirler. Fakat tek başına testosteron miktarı etken değildir. Bunun yanında fetüsün miras aldığı genetik kodun içeriği de önemlidir. Bu genetik kod belli başlı eğilimleri beraberinde taşırlar. Bu iki değişken fetüsün kimliğini belirlemede rol oynarlar.
Kimlik ise; beyinde bulunan nöronların ve sinapların haritasını şekillendirir. Veya tam tersini söylemekte mümkün yani nöronların ve sinapların haritası kişinin kimliğini belirler. Bu noktada birçok artışma yapılmış ve akademik makaleler hazırlanmıştır. Fakat eldeki fMRi ve mikrobiyoloji teknikleri henüz çok detaylı bir analize imkan vermemektedir. Beyinde 100 trilyon kadar sinaps bağlantısı vardır. Bu bağlantıların alt kümeleri A1..An ve her bir A altküme T1..Tn olarak bağlanır. Sonuç olarak ortaya çıkan sinirsel bilgi ağı tahmin edilenin çok ötesinde bir karmaşa olarak durmaktadır.
Ayrıca genetik miras yoluyla bazı dominant eğilimlerin fetüse geçtiğini söylemiştim. Bu durumda DNA(GACT) ve RNA(GACU) açılımına ihtiyaç vardır. Yani miras olarak geçen data tam olarak nerededir ve nedir? DNA'ya baktığımızda her hücrede yaklaşık 3 milyar harften oluşmuş sarmal bir bağ haritası görürüz. Bu haritayı, beyindeki sinaps ağıyla eşlemek birkaç yüzyıl imkansız olabilir.
Bilmek farklı bir şey ancak çözümü sunmak başka bir şey.
Homoseksüel bireylerin eğilimlerini hem genetik hem de rahimdeki testosteron miktarı etkisi olarak açıklayabilirim. Aslında her birey için durum aynıdır.
Bu durumu bir hastalık olarak görmek mümkün değildir. Ancak farklılık olarak görülmelidir. Doğanın tüm canlılara üremeyi kodlamış olması tüm canlıların üreyeceği anlamı taşımaz. Eşini bulamayan çöl faresi, kuş, kartal, yunus, balina, fil, aslan ve insan yalnız yaşar ve ölür. Her canlının bir eş bulacağının garantisi yoktur ve nitekim eşini bulamayıp ya da eş bulma yarışında kaybeden çok sayıda canlı vardır. Bunun yanında Homoseksüel davranışların hayvan dünyasında olduğunu da biliyoruz. Aşağıya bıraktığım linklerden okuyabilirsiniz.
https://onedio.com/haber/hayvanlar-aleminden-dogada-escinsellik-yok-lafini-yavasca-yutturan-8-tur-726849
https://tr.wikipedia.org/wiki/Hayvanlarda_e%C5%9Fcinsel_davran%C4%B1%C5%9Flar
https://pdfs.semanticscholar.org/d838/72f5068d7877e8e2beff17133fd3bb0b21f3.pdf
Fakat konu bu kadar net değildir. Çünkü her ne kadar beyin gelişimi davranışlarımızı ve kişiliğimizi, yönelimlerimizi belirlese de toplumun veya çevrenin etkisini yok sayamayız. Homoseksüel duygular, toplum tarafından kabul görmeyen ve dışlanan davranışların doğmasına neden olduğu için çok uzun yıllar homoseksüeller bu duyguları ve eğilimleri ile mücadele etmişlerdir. Böylece çoğu yalnızlığı seçmiş ve duygularını bastırma yoluna gitmiştir. Fakat batıda başlayan hak mücadelesi ile gizlilik sona ermiş ve LGBT bayrağı altında toplanmışlardır. Bunun bazı etkileri ve bana göre yan etkileri vardır.
Temelde her bireyin sahip olduğu hak ve özgürlükleri talep etmektedirler. İnsani ve vatandaşlık açısından bunda bir yanlış yoktur.
Kendilerini toplumdan tecrit etmek istememektedirler. Bunda da bir yanlış yoktur.
Fakat gençlerin özellikle toplumsal davranışlardan etkilendiğini ve her konuya meraklı olduğunu biliriz. Homoseksüel hareketlerin gençler üzerinde bir etkiye/merakla başlayan yönelime neden olmaması nasıl sağlanabilir? Sanırım üzerinde tartışılması gereken bir konu. Çünkü İngiltere'de bunun etkileri yaşanmıştır. Ayrıca çok normal kabul edilen el sıkışma bir iki saniyeden uzun sürdüğünde heteroseksüllerin buna tepki duymaya başladıkları ile ilgili gazete haberlerine konu oluşmuştur. Bu durum, gerici ve çağdaş insan ayrıma kadar gitmiştir.
Bu tip gerilimler, önleme için düşünülen yöntemin sonuçlarının toplumu bölmeye kadar gidebildiğini göstermesi bakımından önemlidir.
LGBT bayrağı altında bulunanlar insani haklarını talep ediyorlar. Fakat toplumdaki dini inanış (ki üremeye yöneliktir) ve kalıplaşmış kültürel normlar, onların bu isteklerini iğrençlik olarak yorumlayacak kadar ileri gitmiştir.
Kim insan, kim değil? Bunun yanıtını kanunlarla belirlemek her zaman mümkün değildir. Öyle ki Suudi Arabistan'da "Kadın İnsan mıdır" konulu bir seminer düzenlenebilmiştir.
https://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/suudi-arabistanda-kadin-insan-midir-semineri-yapildi-1114146/
Eğer homoseksüeller ve biseksüeller insan değilse nedir? Eğer insan ise; her vatandaşa tanınan hak ve özgürlüklere neden sahip olamamaktadırlar?
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment