Monday, 29 January 2018
Psikolojik Hastalıklarda İlişkisel Analiz
Psikolojik davranış bozuluklarının tamamı bir travma sonucunda ortaya çıkar. Ve öyküsel olarak vakaların tamamında bir travmaya rastlanır.
DSM-V içinde tanımlanmış tüm psikolojik davranış bozuklukları beyin içindeki farklı alanların frontal lob, limbik sistem, hipokampüs, Pariental lob, motor korteks, Amigdala, Talamus vs. ilişkisel bölgeler ya da tek bir alandaki işlev bozukluğunu anlatır.
Okuyucunun bu tanımları bildiğini kabul ederek detaylarına girmeden ana düşünceyi anlatmak istiyorum. Hipotez olarak bakıldığında; beynin kendisi tam bir elektriksel devre bütünüdür. Veriler biyolojik olarak nörotransmitterler vasıtasıyla iletilir, tetiklenir ve kayıt edilir. Devre şemasına bu açıdan yaklaşıldığında ve tüm ayrı davranış bozukluk tanımlarının bir travma ile başladığı göz önünde tutulacak olursa; bu durumda ana düşünce bizi bir hipoteze ulaştırır.
Temelde depresyon tüm davranış bozuklarında gözlenen ortak noktadır. O halde diyebilirim ki bir travma boyutuna bağlı olarak bir devreyi etkiler ve çalışmasını bozar. Elektriksel bozunum bölgeler arası iletişimi geciktirir - engeller veya sinyalin bozulması sonucu verinin bozulmuş olarak iletilmesine neden olur. Bu noktada, sinapsların veri iletişimi farklı alanlarda devam edebilir. Fakat elektriksel bozunum zaman içinde ilk davranış bozukluğunun tespit edilememesi ve tedavi edilememesi; bireyin benzer davranış bozukluklarını sürdürmesine neden olacağından evre evre elektriksel bozunum yayınlaşır. Tıpkı kanser gibi beynin diğer bölgelerine yayılmasına neden olur. Bunun nedeni çok karmaşık değildir. Belli noktaların aşırı elektriksel aktivitesinin, diğer noktalarda yoğunlaşacağından; tüm devre şemasını bozmaya devam edebileğini öngörüyorum. Depresyonla başlayabilen bir sorun, bulununan çevresel faktörler ile bipolar tip I veya II ye doğru devam edebilir. Ya da yine çevresel faktörlerin etkisi bireyin borderline ya da nasrsistik davranışlar göstermesinde tetikleyici olabilir. Ya da antisosyal - psikopatik davranışlara yönelmesine doğru evrilebilir. İlk travmadan sonra farklı travmaların oluşması zorunlu değildir. Yalnızca tedavi edilmemiş davranış bozukluğunun, diğer bireyler veya bireyin kendisi tarafından onaylanması durumunda elektriksel yükleme artmak zorundadır. Bu da diğer bölgelere doğru yayılmasına veya sinyalin bozunumuna neden olabilir. Böylece şizofreniye kadar uzanan bir dizi bozunum başlamış olur.
Beden ve beyin birbirinden ayrı tutulamaz. Anatomik kurallar beyin için de geçerlidir. Tedavi edilmeyen rahatsızlar ilerler, neklozlaşır ve yayılır, tümörleşir veya diğer organların neklozlaşmasına-bozunmasına olmasına neden olur. Sistemik olarak ele alındığında; apute edilmediğinde veya doğru teşhis ile tedavi uygulanmadığında hastalık sistemikleşmeye başlar.
Kanımca benzer durum beyin rahatsızlıkları (davranış bozuklukları - psikolojik rahatsızlıklar) için de geçerlidir. Diğer anatomik rahatsızlkarın bir anda evresel olarak en üst düzeyde başlaması mümkün olamayacağı gibi beyin rahatsızlkarı da en üst seviye olan şizofreni ile başlamayacaktır. Fakat terkrar vurgulamak isterim ki; depresyon ya da basit seviyede OKB (Obsesif Kompülsif Bozukluk) olarak başlayan bir bozukluk çevresel - beslenme veya travmanın sürmesi gibi koşullar altında ilerleme kaydedecek ve DSM-V içinde tanımlı diğer davranış bozukluların oluşmasına ve anatomik olarak beyindeki aksonların - sinapsların ve sonuncunda da hüre çekirdeğinin bozunmasına - işlevsiz kalmasına dek devam edecektir. Devrenin bozunması kalsiyum kanallarının geri dönüşümsüz bozulmasına - işlevsiz kalmasına neden olacak biyoelektriksel aktivite zamanla ilgili bölgede sonlanacak veya çok azalacaktır.
İlgili bölgenin biyoelektriksel aktivitesinin azalması ilgili devre şemalarının sistemik olarak çalışmasına olanak vermeyeceğinden aşama aşama ilgili bölgeler devre dışı kalacak veya aşırı yükleme ile ani sıçramalar yaşanacaktır. Örn. Epilepsi gibi.
Yukarıda açıklamaya çalıştıklarım henüz bir hipotezdir. Deneylerle kanıtlanması ve bilimsel nitelik kazanabilmesi için aynı zamanda dna kodunun bu noktalardaki işlevinin çözülmesi gerekeceğinden bir sonraki yüzyıl içinde kanıtlanabileceğini umuyorum.
Önerme olarak; belirleyici-tetikleyici-çevresel veya travmatik şartların değişmesinin ilk travma-hastalık süresine paralel süre oranı ile seyrini değiştirerek evrileceğini düşünüyorum.
Sağlıkla kalın.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment