Karadeliklerin tanımına göz attığımızda, ışığın bile kaçamadığı büyük çekim gücüne sahip alanlardan bahsedilir. Çok büyük kütleli bir yıldız kendi üzerine çökmüş ve devasa yıldız çok yoğun kütleli küçük bir cisme dönüşmüştür. Bu nedenle, çok yüksek çekim gücüne sahiptir ve yine bu sebeple yanından geçmekte olan bir ışık demeti bile çekim gücünden kurtulamaz olarak anlatır.
Evrenin haritası üzerine yapılan çalışmalara baktığımızda; milyarca eliptik ve spiral galaksi ve her bir galaksinin içerisinde milyarlarca yıldız tespit edilmiştir. Nebulalar, ölen ve ölen yıldızların toz ve gaz kümelerinden doğan yeni bebek yıldızlar. Yıldız kümeleri, galaksi kümeleri. Devasa işleyen bir sistem.
Bütün sistemin kendine ait bir deseni vardır. Bu desen içinde fizik kanunları işler. Olan biten, partikül fiziği ve astronomi fiziği ile açıklanır. Bilinmeyenler "karanlık" olarak tanımlanır. Karanlık madde veya karanlık enerji gibi. Fiziğin standart modeli tüm maddeye uygulanabilir durumdadır. Bu demektir ki; partikülden galaksiye kadar her şeyi fiziğin kanunları ile açıklarız.
Bir zamandır, aynı soruyu erişebildiğim tüm bilimsel platformlara iletiyorum.
Soru şöyledir : Gözlemlenmeyen ve net olarak kanıtlanamayan karadelik hipotezini neden fizik kanunu gibi değerlendiriyoruz?
Nasa'nın gözlemleyebildiği gerçek aşağıdaki şekildeki gibidir. Spiral olarak gaz ve toz kümelerinin bir noktaya doğru hareket etme eğilimi göstermesidir.
Bu hareketliliğe karadeliklerin çekim güçlerinin neden olduğu varsayılmaktadır!
Oysa gerçek olan şudur : Oluşan hareketliliğin nedeni henüz tespit edilememiştir. O halde henüz bilmediğimiz bir yapı mevcuttur. Bilim dünyasının bilmeyen üzerine genel tavrı; hipotezler üretmek ancak cümlelerin olasılık seviyesinde tutulmasına özen göstermektir. Teoriler ölçülebilen veya matematiksel olarak ifade edilebilen durumlarda kullanılır. Hiç bilmediğimiz bir şeyin matematiğini yazamayız. Fakat komiktir ki; bir çok fizikçi karadeliklerin formüllerini oluşturma peşinde son birkaç on yıldır makaleler yayınlamaktadırlar. Nasa bile, mesafeli bir yaklaşım göstermemekte ve karadelikleri tarif ederek; formüllerine eklemektedirler. Bu cidden saçma bir durumdur. Hakkında hiçbir net veriye sahip olmadığımız bilinmezliği biliyormuş gibi davranma halidir.
Kanımca bu durumu, çocukluk çağlarımızda dinlediğimiz masallara dayandırabiliriz. Masallara inanmayı çocukken öğreniyoruz. Daha sonra da bu alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz.
Eğer bir gün Cern'deki LHC yapılan testlerde kanıtlanabilirse veya bir şekilde Hubble tarafından net olarak gözlemlenebilirse ya da içerisine bir uydu yollanabilirse sanırım o gün ben de inanacağım.
Fakat o güne dek; bana göre karadelik bir hipotezdir. Belki de gelecekte, genel evrensel desene uygun çok daha mantıklı bir açıklamaya ulaşılacaktır.
Ayrıca son cümle olarak belirtmekte yarar var ki; hiç bir galaksinin ortasında karanlık bir nokta gözlemlenmemiştir. Bu demektir ki; galaksilerin merkezinde çok yüksek oranda ışık üreten bir veya küme halinde yıldızlar mevcuttur; karadelik değil!
İyi pazarlar